İletişim, insan olmanın en temel ve en sihirli özelliklerinden biridir. Duygularımızı, düşüncelerimizi, korkularımızı ve sevinçlerimizi birbirimize aktarmanın, yani bir anlamda kendimizi var etmenin yolu… Fakat bu değerli köprüyü inşa ederken bazen öylesine acele eder, öylesine sıradanlaştırırız ki, onun ne kadar nazik ve kırılgan olduğunu unutuveririz.
Gerçek iletişim, sadece konuşmak değil; aynı zamanda ve belki de daha çok, dinlemektir. Karşımızdakinin söylediklerinin ötesine geçebilmek, ses tonundaki titremeyi, gözlerindeki parıltıyı veya suskunluğundaki anlamı okuyabilmektir. Bu, kelimeleri doğru seçmekten ve onları kurallarına uygun bir şekilde kullanmaktan geçer. Çünkü dil, üzerinde uzlaştığımız bir sistemdir ve bu sisteme saygı göstermek, karşımızdakine saygı göstermenin ilk adımıdır.
Günlük hayatın koşuşturmasında, kısa mesajlara, emojilere, kısaltmalara sığınıyoruz. Ancak unutmayalım ki, bir noktanın yeri, bir virgülün varlığı veya yokluğu, bir kelimenin doğru yazılışı, anlamı tamamen değiştirebilir. "Yüz" ile "yüz" aynı değildir. "Geliyorum," ile "Geliyorum." arasındaki fark, bazen bir insanın kalbini kırmak veya onu sevindirmek kadar büyük olabilir.
İletişim kurarken sadece kendi mesajımızı iletmek değil, karşımızdakinin onu nasıl alacağını da düşünmek zorundayız. Bu incelik, ilişkilerimizi güçlendiren, anlaşmazlıkları önleyen ve sevgiyi büyüten en önemli unsurdur. Samimiyetle sarf edilmiş bir "teşekkür ederim", içten bir "özür dilerim" veya yerinde kullanılmış bir "lütfen", hayatımıza değer katar.
Dijital çağın iletişimi hızlandırdığı doğru. Fakat bu hız, derinliği ve anlamı asla esirgememeli. Bir tuşa basarak yolladığımız mesajın, bir mektup kadar değerli olabileceğini hatırlayalım. İmla kuralları, bu değeri korumanın ve karşımızdakine "Senin için özen gösterdim" mesajını vermenin en zarif yoludur.
Sözlerimizi özenle seçelim. Çünkü onlar, aramızda kurduğumuz köprülerin temel taşlarıdır. Bu köprüler ne kadar sağlam olursa, birbirimize ulaşmamız da o kadar kolay ve güzel olur.
Sevgiyle ve anlayışla kalın.