1. Lig'de mücadele eden Amedspor Kulübü’nün Olağanüstü Kongresi, Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. Kongreye, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak'ın yanı sıra milletvekilleri, ilçe belediye eşbaşkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı. Kongre sonucunda eski Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, Amedspor kulübü başkanı seçildi.
BUCAK: ZORLU DÖNEME RAĞMEN AMEDSPOR'UN YANINDAYDIK
Seçimin ardından konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, Barış ve Demokratik Toplum Süreci ile Amedspor’un toplumsal anlamı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Çok zorlu bir süreçten geçildiğini ve bu süreçte baskıların, çatışmaların ve tutuklamaların yoğun olduğunu hatırlattı.
2024 yerel seçimlerinde belediyeleri devraldıklarını belirten Bucak, "Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediyeleri, çok yoğun tahribatlar ve borçlarla; belki de sözle ifade edilemeyecek kadar büyük bir yıkımla karşı karşıya kaldı. Tüm bunlara rağmen Amedspor’un yanında yer aldık, onu desteklemekten hiçbir zaman geri durmadık. Maddi koşulların ne kadar kısıtlı olduğunu tüm arkadaşlarımız bilir; buna rağmen hem maddi hem manevi olarak destek olduk" diye konuştu.
YENİ YÖNETİME KATILIMCILIK ELEŞTİRİSİ VE TAVSİYE
Eşbaşkan Bucak, Olağanüstü Kongre öncesindeki tartışmaların az olmasını ve katılımcılığın yetersizliğini eleştirdi. Bucak, Amedspor'un taşıdığı anlamın sadece futbolla sınırlı olmadığını belirterek, yeni yönetime çağrıda bulundu:
"Eğer siyasetimiz, demokratikleşme, özgürleşme, katılımcılık ve şeffaflık zemininde bazı ilkeler öngörüyorsa, bu ilkeleri en doğru biçimde hayata geçirmesi gerekenler bizleriz. (...) Amedspor’un bugünden itibaren, yeni oluşturulacak yönetimle birlikte, kendisini her türlü olağanüstü sürece hazırlaması gerekmektedir. Bu süreçlere hazırlanırken asla demokratik zeminden ve halkın sesine kulak veren anlayıştan uzaklaşmaması gerektiğini savunuyoruz."
Bucak, Amedspor'un sadece bir futbol takımı değil, aynı zamanda bir kimlik, bir aidiyet ve bir varoluş gerekçesi olduğunu vurguladı.
