HABER - İlknur FİDAN
Diyarbakır, sadece tarihiyle değil, yaşattığı el emeğiyle de bir kültür hazinesidir. On binlerce yıllık geçmişin mirası, şehrin her köşesinde kendini gösterirken, bu geçmişin izleri geleneksel el sanatlarında yaşamaya devam eder. Bu topraklarda üretmek, sadece ihtiyaçtan değil; estetik bir anlayıştan, duygunun maddeye dönüşmesinden doğar. El sanatı, Diyarbakır’da bir geçim kapısı değil, bir yaşam biçimidir.
KUYUMCULUĞUN İNCE IŞILTISI
Diyarbakır’da kuyumculuk, sadece ziynet eşyası üretimi değil, aynı zamanda sabırla ilmek ilmek işlenen bir sanattır. Altın ve gümüş, usta ellerde şekillenir; bazen bir bilezik, bazen bir gerdanlık, bazen de bir nişan bohçasının incisi olur. Özellikle "hasır bilezik " gibi yöresel motifler, bölgenin kültürel kimliğini yansıtır. Ustalık nesilden nesile aktarılırken her yeni nesil, eski motiflere kendi ruhunu katar.

BAKIRIN YANKISI: ÇEKİÇ SESLERİYLE YOĞRULAN SANAT
Bakır işçiliği, Diyarbakır çarşılarının en karakteristik seslerinden biridir. Ustaların çekiç darbeleriyle şekillenen bakır kaplar, yalnızca bir mutfak eşyası değil, aynı zamanda zamana karşı direnen estetik ürünlerdir. Tencere, sini, ibrik ya da cezve... Her birinin üzerinde kimi zaman nar motifleri, kimi zaman yaşam döngüsünü simgeleyen dairesel desenler bulunur.

DOKUMA KÜLTÜRÜ: MOTİFLERDE SAKLI HİKÂYELER
Diyarbakır’da kilim, halı, heybe gibi dokuma ürünleri; sadece ev eşyası değil, kimliktir. Her ilmek, bir hikâyedir. Renkler sadece göz zevki için değil, duyguyu taşımak için seçilir. Kimi zaman bir ayrılığı, kimi zaman bir geleneği, kimi zaman bir dileği yansıtır. Dokuma tezgâhlarının başında saatler geçiren kadınlar, aslında geçmişle gelecek arasında bir köprü kurar.
KEÇECİLİK VE DERİ İŞLEMECİLİĞİ
Hayvancılıkla iç içe geçmiş yaşam tarzının doğal bir sonucu olarak keçecilik, yıllarca kırsalda temel ihtiyaçlara cevap vermiştir. Isı yalıtımı sağlayan, su geçirmeyen keçe; şapkadan çadıra, yastıktan yer örtüsüne kadar pek çok ürüne hayat verir. Deri işçiliği ise çanta, kemer, cüzdan gibi ürünlerde zarif el işçiliğiyle kendini gösterir. Her parça, doğallığın ve işçiliğin dengesini taşır.

ÇÖMLEKÇİLİK: TOPRAĞIN SANATA DÖNÜŞÜ
Toprak, Diyarbakır’da sadece üzerine basılan değil, şekil verilen, işlenen, sanata dönüştürülen bir varlıktır. Çömlekçilik, bu dönüşümün en eski yollarından biridir. Testiler, küpler, güveçler; her biri hem işlevsel hem estetik ürünler olarak öne çıkar. Usta eller, toprağı çamura, çamuru sanata dönüştürürken, geçmişin izlerini bugüne taşır.

ZANAATKÂRIN MÜCADELESİ
Her gelenek gibi el sanatları da değişen dünyayla mücadele ediyor. Ustaların sayısı azalıyor, çırak yetiştirmek her geçen gün zorlaşıyor. Ancak Diyarbakır’da hâlâ, bir tezgâhın başında ustasından öğrenmeye çalışan gençler var. El sanatlarını yaşatmak için kurulan atölyeler, kültür merkezleri, yeni nesil tasarımcılar bu mirası geleceğe taşıyor.





