1970'li yıllardan bu yana aktif siyasetin içinde yer alan eski Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk, Kürt sorununun çözümüne dair başlatılan sürecin, siyasi hayatını ve güncel gelişmeleri değerlendirdi. Kanser tedavisi nedeniyle bir ayağı Ankara'da olan Türk, Mardin'deki evinde Mezopotamya Ajansı'na konuştu.
"MUSA ANTER'İN SÖZÜ BÜTÜN KÜRTLERİ ANLATIYOR"
Türk, "Türkiye garip bir ülke. Bütün kimlikleri ve kültürleri yok etmeye yönelik bir anlayışla hareket etti. Bu nedenle Kürtler büyük acılar çekti" dedi. Merhum gazeteci Musa Anter'in "Türkiye'nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli canlı bir şahidiyim, sanığıyım, mahkûmuyum" sözünü hatırlatan Türk, bu sözün yalnızca Anter'i değil, tüm Kürt halkının yaşadıklarını ifade ettiğini belirtti.
SİYASETTEKİ DÖNÜŞÜM: 12 EYLÜL'DEN BUGÜNE
Siyasete başladığı 1970'li yıllardan bugüne yaşanan değişimleri anlatan Türk, 1980 darbesi dönemindeki politikalarını "cehennemi yaşadık" diye özetledi. Hukuk yoluyla Kürtleri susturma politikasının hem 12 Eylül döneminde hem de AK Parti iktidarında devam ettiğini belirten Türk, "12 Eylül'deki yargıçlar inanın ki bugünkü yargıçlardan daha dürüst" dedi. Ancak hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadıklarını ve mutlaka bir gün diyalog ortamının oluşması gerektiğine inandıklarını ifade etti.
KÜRT SORUNU VE DEMOKRASİ
Kürt sorunu ve demokrasi arasındaki ilişkiye değinen Türk, "Bizim istediğimiz demokrasi herkes için demokrasi. Bugün sayısı 30 milyonu aşmış olan Kürtlerin de bir halk olduğunu, bir hakkının ve hukukunun olduğunu kabul edecek bir demokrasi. İşte gerçek demokrasi budur" şeklinde konuştu.
ÖCALAN'IN ROLÜ VE SOMUT ADIM BEKLENTİSİ
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "yeni bir hamleyle Kürtleri kazanacak bir projeye ihtiyaç olduğu" düşüncesiyle hareket ettiğini düşündüğünü söyleyen Türk, Bahçeli'nin "siyasi bir istikbal için değil, bir ihtiyaç gördüğü için" bu çağrıyı yaptığını savundu. Sürecin en büyük aktörünün Abdullah Öcalan olduğunu belirten Türk, "Sayın Öcalan bu rolünü oynarken devletin ve hükümetin bu süreci dikkate alması kaçınılmaz olarak gündeme geldi. Şimdi bu süreci sabırla izliyoruz" dedi. Somut adımlar atılmazsa projenin bir anlamı kalmayacağını da ekledi.
ÖCALAN'IN FİZİKİ ÖZGÜRLÜĞÜ
"Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğünün Türkiye demokrasisine katkı sunacağına inanıyorum" diyen Türk, bu konunun birileri tarafından eleştirilebileceğini ancak buna ihtiyaç olduğunu söyledi. "Kardeşlik hukukunun yerine getirilmesi gerekiyor" diyen Türk, Kürtlerin özgürleşmesinin Türk halkının da özgürleşmesini beraberinde getireceğini savundu.
27 Şubat'ta İmralı'da çekilen tarihi fotoğrafta yer almanın kendisi için büyük bir heyecan olduğunu anlatan Türk, en çok Abdullah Öcalan'ın güçlü hafızasından etkilendiğini söyledi. "27 yıldır cezaevinde olan bir insanın bunları unutmamış olması, böyle bir hafızaya sahip olması en fazla dikkatimi ve ilgimi çeken bir durumdu" dedi.
SÜRECİN RİSKLERİ VE KUZEY SURİYE
Türk, sürecin uzamasının veya gündemden düşürülmesinin riskler taşıdığını belirtti. "Bu nedenle dikkatli olmak, toplumun bu süreçle ilgili düşünceleri dağılmadan bu süreci doğru ilerletmek gerekiyor" dedi. Kuzey ve Doğu Suriye'deki Kürtlerin kazanımlarının tehdit olarak görülmesini eleştiren Türk, Kürtlerin kendilerini savunmak için silahlandığını ve Suriye'den ayrılma gibi bir düşünceleri olmadığını ifade etti. Suriye'deki Kürt aktörlerinin Türkiye'ye davet edilip onlarla diyalog kurulmasının sürece faydalı olacağını düşündüğünü söyledi.
Demokrasi mücadelesinin geleceği boyutlara bağlı. Toplumun değişim ve dönüşümünü sağlayacak adımların atılması veyahut o inancın yükseltilmesi gerekiyor. Biraz önce de ifade ettim. 100 yıllık bir sorunu bir günde çözemezsiniz. Bugün Filistin meselesinde biraz ateşkes sağlandı. E peki bütün sorunlar çözülecek mi? Hayır. Çözülmeyecek. Zamana yayılacak birçok şey olur. Kürt meselesinde de böyle. Bu bir ilk adımdır. Bu ilk adımın doğru yürütülmesi, herkes tarafından doğru değerlendirilmesi gerekir. Biraz önce çok açık bir şekilde ifade ettim. Kürt tarafı bir bütün olarak rolünü oynadı. PKK'den şeye kadar. Herkes bu sürece uydu ve bu sürecin başarıya ulaşması için şey yaptı.
Tabii ki bu süreci baltalamaya çalışan bazı gelişmeleri de görmek mümkün, ki görüyoruz bunu da. Efendim birkaç silah yakıldı bilmem ne... Türkiye'ye karşı silahların kullanılmaması önemli. Ne olacak o silahlar? Türkiye'ye karşı, Türkiye halkına karşı, Türkiye devletine karşı bu silahlar kullanılmadıktan sonra bunun böyle ikide bir tartışmanın bir anlamı yok. Bunu süreci bozmaya yönelik bir kışkırtma olarak görmek lazım. Ben öyle bakıyorum. Ee, tabii ki Ortadoğu bir cehennem. Şimdi cehennemin kapıları açılmış. Kürtler ne yapacak? Kürtler elbette ki kendisine göre Kendi güvenliğini sağlayacak bir noktada olması lazım. Bütün bu gelişmeleri dikkatle izlemesi gerekiyor, ki yapılan budur. Buna inanıyorum. Bu nedenle hiç kimse eleştirmesin. Herkesin geleceğini güvence altına alma gibi bir hakka sahip olduğunu kimse unutmasın. Öyle bakmak lazım.
PKK'NİN SİLAH BIRAKMASI
"Birgün Çek Cumhurbaşkanı bana sordu ve dedi ki: "Siz niye Türkiye'de demokrasi diyorsunuz, özgürlük diyorsunuz, başka haklar talep ediyorsunuz? Niye bağımsız bir devlet istemiyorsunuz?" Biz de "Biz hayallerin peşinde koşmuyoruz. Gerçeklerin peşinde koşuyoruz" dedik. "Anladım" dedi. Şimdi hayaller başka şeydir. Ama gerçekleşebileceği, gerçekleşme imkanı olan şeyleri sağlamaya yönelik çalışmaları yapmak başka şeydir. Bugün gerçekleşmesi mümkün olan, olabilecekleri esas alan bir yaklaşım biçimiyle yaklaşıyoruz. Elbette ki tartışmalar olacak. Elbette ki atılan adımları yetersiz diyenler olacak. Bazıları da bunu eleştirecek.
Ama bu bir süreçtir. Bunu olgunlukla götürmek önemlidir. İkna ederek götürmek önemlidir. Biz hem kendi halkımızı ikna edeceğiz hem Türkiye halkını ikna edeceğiz. Kürtlerin özgürleşmesi Türkiye'ye ve Türkiye halkına bir zarar vermez. Tam tersine Türk halkının da özgürleşmesini beraberinde getirecek. Sayın Öcalan zaten bunu her gün söylüyor. "Benim derdim sadece Kürtler değil ki. Toplumun özgürleşmesi ile toplumun güç haline gelmesidir. Toplumun hakkını savunacak, özgürlükleri savunacak bir noktaya gelmesidir. Sadece Türkiye'de değil, bütün Ortadoğu'da." Bütün sorunu olan halkların demokratik toplum anlayışıyla hareket edip sorunlarını çözmeye yönelik mesajlar veriyor."
SÜRGÜNDEKİLERE DÖNÜŞ ÇAĞRISI
Yıllarca birlikte siyaset yürüttüğü birçok arkadaşının sürgünde olduğunu hatırlatan Türk, "Hepimizin beklentisi o. Bugün yurt dışına çıkmak zorunda kalan arkadaşlarımızın kendi toprağına dönmesi, kendi insanlarıyla buluşması özlemi var. Bu özlemi biz de duyuyoruz. Bu arkadaşlarımızın tekrar aramıza katılması, demokratik siyaseti yürütmesi, halkla buluşması bizim de çok önemsediğimiz bir durum. Yani tabii gelişmeler bakalım hangi yönde ilerleyecek. Elbette ki bunlar hepsi konuşulması gerek. Gereken, tartışılması gereken sorunlar." dedi.





