Kürt sorununun çözümü için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun 14. toplantısında, Hak İnisiyatifi Derneği temsilcileri Fatma Bostan Ünsal ve Mehmet Akif Koçer, hukuki ve yasal düzenlemelerin süreci ileriye taşıyacağını belirtti.
DİL VE AYRIMCILIK UYARISI
Konuşmasına salonu Kürtçe selamlayarak başlayan Fatma Bostan Ünsal, Kürt meselesinin Türkiye'nin en yakıcı sorunlarından biri olduğunu belirtti. Ünsal, komisyon çalışmalarında kendi dilinde konuşmak isteyen bir annenin engellenmesini eleştirerek, "Bu, daha sürecin başında adil olmayanın görmezden gelindiğinin göstergesidir" dedi. Ünsal, "Türk, Kürt, Arap kardeşliği gibi sınırlı söylemler diğer halkları dışlamakta" diyerek, tüm kesimlerin sürece dahil olacağı bir dil kullanımının önemini vurguladı.
HUKUKİ VE YASAL DÜZENLEMELER GEREKİYOR
Ünsal, sürecin sadece çatışmanın bitirilmesi değil, aynı zamanda toplumun bir arada yaşayabileceği bir ortamın oluşturulmasını hedeflemesi gerektiğini söyledi. Bu hedefe ulaşmak için infaz düzenlemeleri ve yeni anayasa çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı. Hasta ve yaşlı mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamaların kaldırılmasının sürece güveni artıracağını belirten Ünsal, "Barış önce ceza hücrelerinin kapısından başlamalıdır" ifadesini kullandı.
"BARIŞ BİRLİKTE YAŞAMA SANATIDIR"
Ünsal, çözümün tek adresinin siyaset olduğunu vurguladı ancak bunun kolay olmadığını, "müzakere, karşılıklı tanıma ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşme cesareti" gerektirdiğini söyledi. Ünsal, "Türkiye'nin gelecekteki istikrarı, farklılıkları inkar etmekte değil, onlarla birlikte yaşamayı öğrenmektedir" dedi ve "Barış, hem gerçekçilik hem de hayal gücü gerektiren, çoğu zaman sinir bozucu ama yegane tek seçenek olan birlikte yaşama sanatıdır" şeklinde konuştu.
Sürecin yalnızca çatışmanın bitirilmesi için değil, toplumun bir arada yaşayabileceği bir ortamın oluşmasına eğilmesi gerektiğine dikkat çeken Fatma Bostan Ünsal, “Bu itibarla haklarının ihlal edildiğini düşünen ve giderek büyüyen kesimlerin güvenini kazanacak adımların zaman geçirilmeden atılması gerekiyor. Yine 2013 sürecinin bozulmasıyla yaşananların ardından sürece destek çok yüksek olmasına rağmen tereddütlerin yoğun olmasını dikkate alan bazı tereddütleri giderecek tutum içinde olunması gerektiğini ve toplum olarak aynı hatalara tahammülümüzün kalmadığını da hatırlatmak isteriz. Türkiye'nin Suriye'deki gelişmelere karşı barışı teşvik edecek politikaların yanında olmasının stratejiyi destekleyeceği aksi durumda sürece zarar vereceği ve halklar arasında kalıcı güvensizlik yaratacağını hatırlatmak isteriz. Evet, siyaset çözümün ana maddesidir. Türkiye Kürt meselesini ilk kez tartışmıyor. Ancak son olmasını umuyoruz. Yaklaşık bir asırdır süregelen bu mesele her dönem başka biçimlerde gündeme gelmiştir” diye belirtti.
‘BARIŞ BİRLİKTE YAŞAMA SANATIDIR’
Kürt meselesinin eğitime, kent yaşamına, yerel yönetimlere ve dijital alana kadar birçok alana sinmiş olduğuna işaret eden Fatma Bostan Ünsal, “Bu toplumsal anlaşma, çözümün de yalnızca teknik değil, siyasal, kültürel ve vicdani düzeyde gerçekleşmesi gerektiğini göstermektedir. Her başarısızlık çözümün adresinin ne olmadığını gösterdi. Her bastırma girişimi hafızayı büyüttü. Her inkar direnişi besledi ve artık açıkça söylemek gerekir ki; Çözümün tek adresi siyasettir. Ancak siyaseti çözüm adresi olarak göstermek onun kolay olduğunu söylemek değildir. Aksine siyaset, müzakere, karşılıklı tanıma ve rahatsız edici gerçeklerle yüzleşme cesareti ister. Siyaset aynı zamanda eylem ve icraat gerektirmektedir. Geçtiğimiz yıllar bize gösterdi ki; Türkiye'nin gelecekteki istikrarı ve farklılıkları inkar etmekte değil onlarla birlikte yaşamayı öğrenmektedir. Asıl zorluk, bir Kürt meselesinin olup olmadığı değil, bir ortak ulusal varlık olarak bu gerçekle birleşmeye cesaret edilip edilmeyeceğidir. Bu yüzden diyoruz ki, çözümün adresi siyaset olmaya devam ediyor. Barış hem gerçekçilik hem de hayal gücü gerektiren, çoğu zaman sinir bozucu ama yegane tek seçenek olan birlikte yaşama sanatıdır” dedi.
‘İNFAZ DÜZENLEMELERİ BİRAN ÖNCE YAPILMALIDIR.
Cezaevlerinde bulunan hasta tutsaklar için infaz düzenlemelerinin biran önce yapılması gerektiğini belirten Fatma Bostan Ünsal, “İnfaz düzenlemesindeki ayrımcılıklar nedeniyle, uzun yıllar haklarına ulaşamayan, hasta ve yaşlı tutuklulara yönelik ayrımcı uygulamanın kaldırılması sürece güveni de arttıracaktır. Barış önce ceza hücrelerinin kapısından başlamalıdır. Bunun bir lütuf değil, geç kalmış bir borç olduğunu hatırlamalıyız. Eşitlikçi ve infaz esası çıkarılmalı, uygulamadaki keyiflilikler önlenmelidir. Siyasi mahpuslara yönelik ayrımcılık yalnızca birey değil, temsil ettiği kimliğe yöneliktir. Siyasi mahpuslara yönelik ayrımcı uygulamalar nedeniyle geçmişte ve Covid döneminde şiddet kullanmış mahkumlar bile denetimli serbestlikten faydalanarak erken tahliye olurken siyasi mahpuslar ve hatta hükmü kesinleşmemiş, tutuklu olarak yargılananlar bu düzenlemeden faydalanamamıştır. Yine ayrımcı uygulamalar nedeniyle umut hakkı çerçevesinde Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını uygulamakta sıkıntı çekmekteyiz. Kısaca siyasi mahpuslara ayrımcı uygulamaya sebep olan düzenlemeler kaldırılmalıdır” diye konuştu.