Silivri ve Sındırgı merkezli depremlerin ardından artçıların azalması toplumda geçici bir rahatlama yaratsa da Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, bu durumun riskleri perdelediğine dikkat çekti.

“DEPREMSİZ DÖNEMLER HAZIRLIK DÖNEMİDİR”

Görür, Sındırgı’daki son sarsıntıların ardından deprem konuşmalarının azalmasının yanlış bir güven oluşturduğunu belirterek, “Bugünlerde depremler pek olmuyor ve konuşulmuyor. İşte böyle zamanlar tam deprem konuşulacak ve önlem alınacak zamanlardır” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin çok büyük bir bölümünün aktif deprem kuşağında olduğunu hatırlatan Görür, bu sürecin özellikle yerel yönetimler ve toplum açısından kritik bir “hazırlık dönemi” olduğunun altını çizdi.

“DEPREM OLACAK MI DİYE SORMAYI BIRAKIN”

Görür, depremi tahmin etmeye odaklanmanın yerine risk azaltmaya yönelinmesi gerektiğini belirtti. “Ülkemizde depremler 14 milyon yıldır devam ediyor ve milyonlarca yıl daha sürecek. Deprem olur. Olursa felaket olur. Önemli olan dirençli kentler inşa etmektir.” sözleriyle temel meselenin afetlere dayanıklı şehirler olduğunu vurguladı.

Sosyal medya paylaşımında ise şu çağrıyı yaptı:

“Kabul edelim artık ülkemizin çoğu yerinde deprem olur. İnsanımız ölmesin artık, yazıktır, günahtır. Deprem konuşmayı bir kenara bırakalım; deprem dirençli kentler nasıl inşa edilir onu konuşalım.”

DEPREM DİRENÇLİ KENT İÇİN ORTAK ÇALIŞMA VURGUSU

Naci Görür, afet yönetiminde bütüncül bir yaklaşım gerektiğine dikkat çekerek, “Yönetim, halk, altyapı, yapı stoku, ekosistem–çevre ve ekonomiyi deprem dirençli hâle getirelim. Bunu ancak hükümet, yerel yönetim ve halk bir araya gelirse başarabiliriz.” diyerek çözümün işbirliğine dayandığını ifade etti.

Kaynak: Haber Merkezi