HABER - İlknur FİDAN

Diyarbakır, sadece taş duvarlara yazılmış bir tarih değil; aynı zamanda söze, sese ve ezgiye bürünmüş bir hafızadır. Bu kadim şehirde türküler, geçmişin yankısıdır. Hüzün, sevinç, ayrılık, kavuşma; ne varsa insanlığa dair, Diyarbakır’ın ezgilerinde yankılanır. Sadece ses değil, bir halkın duygusu, hafızası, dili türkülerle yaşar. Bu coğrafyada türkü söylemek, geçmişi diri tutmak kadar, geleceğe iz bırakmaktır.

DENGBÊJLİK ‘YAŞAM BİÇİMİ’

Diyarbakır türkülerinin kalbinde yatan geleneklerden biri de dengbêjliktir.
Deng kelimesi aynı zamanda “haber” anlamında da kullanılır. Bu kullanıma daha çok deyimlerde rastlanır. Yaygın olarak bilinen kullanımı yanında deng-bej “haber veren, haber eden” anlamlarına da gelir. Dengbêj, kelimenin kökünde “sesi anlatan” anlamını taşır. Ama bu basit bir anlatıcılık değildir. Dengbêj, sesiyle halkın belleğini taşıyan kişidir. Ne yazı vardır onun dünyasında, ne nota. O, her şeyi belleğinde taşır; acıyı, aşkı, kahramanlığı ve isyanı, sözle canlandırır.
Bir dengbêj türküsünü söylerken sadece sesini değil, yüreğini de ortaya koyar. Dinleyen kişi, sadece bir şarkıyı değil; bir hikâyeyi, bir çağı, bir halkın kırık kalbini duyar. Bu yüzden dengbêjlik, yalnızca bir sanat değil; bir yaşam biçimidir.

Diyarbakır Türküleri Ve Dengbêjlik Geleneği3

DİYARBAKIR TÜRKÜLERİNİN TEMALARI NELERDİR?

Diyarbakır türkülerinin çoğu, derin bir duygu yoğunluğu taşır. Aşk, her zaman baş köşededir. Ancak bu aşk, çoğu zaman kavuşamamış iki yüreğin hikâyesidir. Kimi zaman bir sevda uğruna gurbet yollarına düşen gençlerin, kimi zaman feodal bir yasakla ayrılan iki kalbin çığlığıdır türkü.
Bir başka tema ise gurbettir. Diyarbakır’dan kopup büyük şehirlere savrulanların, doğup büyüdüğü topraklara özlemle yaktığı ezgilerdir bunlar.
Ve elbette, direniş. Bu şehir, tarihi boyunca nice mücadeleler görmüştür. Bu mücadelelerin izleri de türkülerde yer bulur. Zalim düzenlere karşı bir çığlık, bir ağıt, bir sessiz başkaldırıdır bu ezgiler.

Diyarbakır Türküleri Ve Dengbêjlik Geleneği4

SÖZÜN TAÇ GİYDİĞİ HİKAYELER

Diyarbakır’da dengbêjler yalnızca sözün döküldüğü bir ortam değil, bir kültür törenidir. Her dengbêj, sırasıyla söze gelir, hikâyesini anlatır, ezgisini söyler. Bazen gözyaşları süzülür, bazen kahkahalar yankılanır. Ama her halükârda, orada bulunan herkes, sözün büyüsüne kapılır.

Diyarbakır Türküleri Ve Dengbêjlik Geleneği5

MÜZİKAL YAPI VE DİLSEL ZENGİNLİK

Diyarbakır türkülerinde kullanılan dil, sade ama derindir. Türkçe, Kürtçe, Zazaca gibi dillerin iç içe geçtiği bu ezgilerde, sadece kelimeler değil, duygular da iç içedir. Her sözcük, yılların süzgecinden geçmiş bir anlam taşır.
Müziğin yapısı ise genellikle doğaçlamaya dayanır. Dengbêj, o anki ruh haline göre melodiyi şekillendirir. Sabit bir ritim ya da makamdan çok, sözün anlamına uygun bir tını aranır. Bu da her performansı benzersiz kılar.
Günümüzde Dengbêjlik ve yaşayan kültür
Zaman değişmiş olsa da dengbêjlik Diyarbakır’da yaşamaya devam ediyor. Artık şehir içinde kurulan dengbêj evleri, bu geleneği yeni nesillere tanıtıyor. Gençler, büyüklerinden aldıkları sözleri kaydediyor, ezgileri dijital ortamlarda paylaşıyor. Gelenek, teknolojinin yardımıyla ayakta durmaya çalışıyor.
Ama unutmamak gerekir: Bu gelenek, sadece bir ses kaydı değil; yaşanmışlık ister, his ister. Bu yüzden dengbêjlik, en çok dinlenirken, yaşarken öğrenilir. Bu kültür yaşasın istiyorsak, kulak vermeli; sözün kalbine yönelmeliyiz.

Muhabir: İlknur FİDAN