Sosyal medya, insanları bir araya getirmek için tasarlandı. Ancak zamanla iletişim aracı olmaktan çıkıp bir vitrin haline dönüştü. İnsanlar artık paylaşmak için değil, görünmek için yazıyor. Herkes bir şeyler söylüyor ama kimse kimseyi duymuyor. İşte bu yüzden, iletişimin en yoğun yaşandığını düşündüğümüz yerde aslında büyük bir iletişim eksikliği ortaya çıkıyor.
Bunun temel nedeni, dinlemeyi unutmuş olmamız. Gerçek iletişim yalnızca konuşmakla değil, anlamak ve hissetmekle mümkündür. Oysa dijital ortamda çoğu kişi, karşısındakini dinlemek yerine bir sonraki yanıtını hazırlıyor. Bu da sohbetleri karşılıklı diyalogdan çok, tek taraflı monologlara çeviriyor.
Bir diğer sorun ise hız. Sosyal medyada akan içerikler, insanların düşünmeye ve tartmaya fırsat bulamadığı kadar hızlı tüketiliyor. Anlık öfkeyle yazılan bir yorum, kalıcı kırgınlıklara yol açabiliyor. Oysa iletişimde asıl değer, aceleyle değil, dikkatle kurulan cümlelerde saklıdır.
Çözüm aslında çok basit: Daha az konuşmak, daha çok dinlemek. Sosyal medyayı bir yarış alanına çevirmek yerine, anlamak için kullanmak. Bazen tek bir içten cümle, yüzlerce paylaşımın veremediği etkiyi bırakabilir. Çünkü iletişimin özü, çok söylemekte değil; doğru ve samimi söylemekte gizlidir.
Dijital sessizlik, bize önemli bir gerçeği hatırlatıyor: Gürültü ne kadar artarsa artsın, anlam yoksa iletişim de yoktur.