Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde görevli akademisyen Dr. Demet Deniz Keyvanklı’nın, boşanma aşamasında olduğu meslektaşı Doç. Dr. Onur D. hakkında ortaya attığı ciddi iddialar yeni bir boyut kazandı. Keyvanklı, 4 yaşındaki otizm tanılı ikiz çocuklarına uyuşturucu madde verildiğini öne sürmüştü. Bu iddialara ilişkin 3 Eylül tarihinde Ankara Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanan rapor kamuoyuna yansıdı.
“Yüksek dozda antipsikotik tespit edildi”
Adli Tıp raporunda, çocukların idrar örneklerinde yüksek düzeyde antipsikotik maddeye rastlandığı kaydedildi. Söz konusu maddelerin, yetişkinlerde şizofreni, bipolar bozukluk, akut psikoz ve alkol yoksunluğu gibi klinik durumlarda reçetelenen ilaçlarda bulunduğu belirtildi. Uzman görüşlerine yer verilen raporda, 4 yaşındaki çocuklara bu tür ilaçların verilmesinin tıbben uygun olmadığı ve çocukların sağlığının ciddi biçimde riske atıldığı ifade edildi.
Raporun dosyaya geç eklenmesi tepki çekti
Adli Tıp raporunun 3 Eylül’de düzenlenmiş olmasına rağmen dosyaya ancak 12 Eylül tarihinde eklendiği, annenin tepkisine neden oldu. Dr. Keyvanklı, süreçlerin yavaş ilerlemesine tepki göstererek, “Yavaş işletilen süreçler çocuklarımın can güvenliğini tehlikeye atıyor” açıklamasında bulundu. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ise sürece müdahil olmak üzere başvuruda bulundu.
Yayın yasağı talebi ve hukuki süreç
Olayın basında yer bulmasının ardından, hakkında iddialar bulunan Doç. Dr. Onur D., kamuoyunda oluşan algının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle yayın yasağı talebinde bulundu. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçede, medyada yer alan içeriklerin mahremiyet ve kişilik haklarına zarar verdiği ileri sürüldü.
Ne olmuştu?
Söz konusu olay, akademisyen çiftin boşanma süreciyle birlikte gündeme geldi. Dr. Keyvanklı, eşi Doç. Dr. Onur D.’yi uzun yıllar boyunca kendisine psikolojik şiddet uygulamakla ve otizmli ikiz çocuklarına uyuşturucu madde vermekle suçladı. Çocukların testlerinde maddeye rastlanmasına rağmen, babaya çocuklarla görüşme hakkı tanındı. Keyvanklı'nın itirazları sonrasında yalnızca kısa süreli uzaklaştırma kararları alınabildi; ancak yeterli güvenlik önlemlerinin sağlanmadığı yönünde kamuoyunda eleştiriler yer aldı.